Klinik Çalışmalar
Çalışma Adı | DOI Link | Detay |
---|---|---|
Sucrosomial® Iron: An Updated Review of Its Clinical Efficacy for the Treatment of Iron Deficiency | ||
Demir eksikliği (DE) ve demir eksikliği anemisi (DEA), dünya çapında oldukça yaygındır. Oral demir tuzları, özellikle demir sülfat, demir eksikliği tedavisinde yaygın olarak kullanılır. Ancak bunların kullanımı gastrointestinal yan etkilerle ilişkilidir ve bu durum tedaviye uyumu azaltır. İntravenöz demir uygulaması ise daha pahalı, lojistik açıdan daha karmaşık bir alternatiftir ve infüzyon reaksiyonları veya aşırı duyarlılık reaksiyonları gibi riskleri bulunur. Sukrozomiyal® demir, fosfolipit ve sukroz ester matriksi (sukrozom®) içinde taşınan ferrik pirofosfattan oluşan oral bir formülasyondur. Sukrozomiyal® demirin bağırsaktan emilimi, enterozitler ve M hücreleri aracılığıyla, parahücresel ve transhücresel yollarla gerçekleşir ve büyük ölçüde bütün olarak parçalanmadan gerçekleşir. Bu farmakokinetik özellikler sayesinde Sukrozomiyal® demir, geleneksel oral demir tuzlarına göre daha yüksek bağırsak emilimine ve mükemmel gastrointestinal toleransa sahiptir. Klinik çalışmalardan elde edilen kanıtlar, özellikle konvansiyonel demir tuzlarına intoleransı veya dirençli olan kişilerde Sukrozomiyal® demirin, DE ve DEA tedavisi için geçerli bir ilk seçenek olarak kullanımını desteklemektedir. Güncel klinik uygulamalarda intravenöz demirle tedavi edilen bazı durumlarda, daha düşük maliyet ve daha az yan etkiyle birlikte Sukrozomiyal® demirin etkinliğini ortaya koyan yeni kanıtlar da bulunmaktadır.
**DOI ID:** 10.3390/ph16060847 **Yazarlar:** Susana Gómez-Ramírez, Elisa Brilli, Germano Tarantino, Domenico Girelli, Manuel Muñoz. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Short-term Treatment of Iron Deficiency Anemia After Cardiac Surgery | ||
Demir eksikliği anemisi (DEA), kalp cerrahisi sonrası sık görülür ve artan morbidite ve mortalite ile ilişkilidir. Retrospektif bir çalışmada, kalp cerrahisi sonrası Kardiyak Rehabilitasyon Ünitesi'ne başvuruda DEA (kadınlarda hemoglobin [Hb] ≤ 12 g/dl, erkeklerde ≤ 13 g/dl ve transferrin satürasyonu [TSAT] ≤ %20) bulunan 106 hasta analiz edildi. Hastalar iki gruba ayrıldı; bir gruba oral sukrozomiyal demir (SI), diğer gruba intravenöz ferrik karboksimaltoz (FCM) tedavisi uygulandı. Hastalar, rehabilitasyona kabulün ertesi gününden (T1) itibaren tek doz 1000 mg FCM veya T1'den taburculuğa kadar (T2) günlük 120 mg SI aldı; taburculuk sonrası ise takip sonuna kadar (T3) günlük SI dozu 30 mg'a düşürüldü. Hemoglobin seviyeleri T1, T2 ve T3'te; diğer hematolojik parametreler T1 ve T3'te; natriüretik peptidler T1, T2 ve T3'te; 6 dakikalık yürüme testi (6MWT) T1 ve T2'de değerlendirildi. Folat, B12 vitamini ve retikülosit değerleri kabul sırasında ölçüldü. Hastaların %60,4’ünde folat eksikliği tespit edildi. Her iki grupta da hemoglobin düzeyi yükseldi ve iki tedavi arasında anlamlı fark bulunmadı (p = 0,397). Diğer demir metabolizması parametreleri (sideremi, transferrin, TSAT), her iki tedaviyle de T3'te anlamlı bir artış gösterdi (p < 0,001), ancak FCM ile artış daha hızlıydı. Başlangıçta yüksek olan ferritin, SI grubunda T3'te azalırken, FCM grubunda anlamlı şekilde arttı (SI 219,5 ve FCM 689 ng/ml, p < 0,0001). 6MWT değerleri T2'de belirgin şekilde artarak, SI ve FCM arasında benzer sonuçlar elde edildi. Sonuç olarak, bu çalışma SI ve FCM'nin DEA üzerinde benzer etkinlikte olduğunu ve her iki tedavinin de yanıt sürelerinin eşit hızda olduğunu göstermiştir. SI ve FCM fonksiyonel kapasitede benzer bir artış sağlamıştır. Çalışma sonuçları, kalp cerrahisi sonrası SI'nın etkinlik ve tolere edilebilirlik açısından FCM’ye uygun bir alternatif olabileceğini ortaya koymuştur.
**DOI ID:** 10.1016/j.ijcha.2022.101038 **Yazarlar:** Elio Venturini, Gabriella Iannuzzo, Anna DI Lorenzo, Gianluigi Cuomo, Andrea D'Angelo, Pasquale Merone, Giuseppe Cudemo, Mario Pacileo, Antonello D'Andrea, Carlo Vigorito, Francesco Giallauria. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Sucrosomial Iron Supplementation for the Treatment of Iron Deficiency Anemia in Inflammatory Bowel Disease Patients Refractory to Oral Iron Treatment | ||
Demir eksikliği anemisi (DEA), inflamatuvar bağırsak hastalığının (İBH) sık görülen bir belirtisidir. Oral demir takviyeleri ilk tercih edilen tedavi yöntemi olsa da, her zaman iyi tolere edilemeyebilir. Sukrozomiyal® demir (SI) alternatif bir seçenek olabilir. Bu prospektif çalışmada, oral demir tuzlarına karşı intoleransı olan DEA'lı İBH hastalarında SI’nin tolere edilebilirliği, etkinliği ve yaşam kalitesini (QoL) değerlendirilmiştir. Çalışmaya 12 hafta boyunca günde 1 kapsül SI ile 12 hafta süreyle tedavi edilen 52 hasta dahil edilmiştir. Tolere edilebilirlik gastrointestinal semptom şiddet anketi ile değerlendirilmiştir. Hb seviyeleri ve DEA'nın klinik semptomları analiz edilmiştir. Yaşam kalitesi, IBDQ-9 ve EuroQoL anketleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Mükemmel/iyi sağlık durumu bildiren hastaların oranı %42,9'dan %94,3'e yükseldi. Ortalama Hb konsantrasyonu tüm takip vizitlerinde anlamlı ölçüde arttı (p < 0,05). Katılımcıların hemen hemen tamamı (%96,9) çalışma ilacına uyum sağlamıştır. Hastaların yaşam kalitesi de iyileşmiştir (IBDQ-9 puanı: 60,9'dan 65,5'e yükseldi). Ayrıca hastaların hareket kabiliyeti (%71,8’den %78,1’e), günlük aktiviteleri gerçekleştirme becerisi (%51,3’ten %68,7’ye), ağrı/rahatsızlık şikayetleri (%41,0’dan %53,1’e) ve aşırı depresyon/anksiyete sorunları (%7,7’den %3,2’ye) alanlarında iyileşme gözlemlendi; kişisel bakım becerilerinde ise (%100’den %90,6’ya) kötüleşme yaşandı. Bununla birlikte hastalar genel sağlık durumlarının iyileştiğini belirttiler [EQ-VAS skoru: 61,9 (±26,1)'dan 66,9 (±20,3)'e yükseldi]. Sonuç olarak, SI iyi tolere edilmiş ve DEA semptomlarını, IBD aktivitesini ve hastaların yaşam kalitesini iyileştirmiştir. Bu nedenle, İBH ile ilişkili DEA tedavisinde SI dikkate alınmalıdır.
**DOI ID:** 10.3390/nu13061770 **Yazarlar:** Guillermo Bastida, Claudia Herrera-de Guise, Alicia Algaba, Yolanda Ber Nieto, Jose Manuel Soares, Virginia Robles, Fernando Bermejo, Esteban Sáez-González, Fernando Gomollón, Pilar Nos. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Improved Patient Blood Management and Cost Saving in Hip Replacement Surgery Through the Implementation of Pre-Operative Sucrosomial® Iron Supplementation: A Quality Improvement Assessment Study | ||
Amaç: Yeni, yüksek emilimli bir oral demir formülasyonu ile demir takviyesi uygulanan ve uygulanmayan hastalarda, protez kalça cerrahisi sonrası iyileşmeyi karşılaştırmak.
Yöntemler: Retrospektif, gözlemsel kalite iyileştirme çalışması, elektif protez kalça cerrahisi (ilk implant) uygulanan ve ferritin seviyesi < 100 mcg/dl olup erkeklerde hemoglobin (Hb) değerleri 13-14 g/dl, kadınlarda 12-13.5 g/dl arasında olan veya ferritin seviyeleri > 100 mcg/dl ancak C-reaktif protein (CRP) > 3 mg/l ve transferrin saturasyonu (TSAT) < %20 olan (fonksiyonel demir eksikliğini düşündüren) hastalar üzerinde yapıldı. Analizde ferritin seviyesi > 100 mcg/dl olan anemik olmayan hastalarla, demir eksikliği bulunan iki grup karşılaştırıldı; demir eksikliği olan gruplardan yalnızca biri demir takviyesi aldı. Ölçümler arasında hemoglobin düzeyleri, hastanede yatış süresi ve transfüzyon yapılan hasta sayısı/kan üniteleri yer aldı. Bulgular: Sideral® Forte ile demir takviyesi yapılan demir eksikliği olan hastalarda, takviye almayanlara göre ameliyat sonrası Hb düşüşü daha az gerçekleşti (9,7 ± 1,24 g/dl'ye karşılık 8,4 ± 0,6 g/dl), hastanede kalış süresi daha kısa oldu (4 güne karşılık 6,5 gün) ve kan transfüzyonu ihtiyacı daha azdı (demir takviyesi alan grupta 0 üniteye karşılık takviye almayan grupta 7 ünite), hasta başına toplam 1763,25 € tasarruf sağlandı. Sonuçlar: Anemisiz hastalarda elektif cerrahiden en az 4 hafta önce ameliyat öncesi sukrozomiyal demir takviyesi, ameliyat sonrası Hb düzeylerindeki düşüşü sınırlar. Bu durum, ameliyat sonrası daha yüksek hemoglobin seviyeleri, daha hızlı cerrahi iyileşme, daha kısa hastanede kalış süresi ve cerrahiye bağlı maliyetlerde azalma sağlar. **DOI ID:** 10.1007/s00264-018-4149-7 **Yazarlar:** Manuel Muñoz, Susana Gómez-Ramírez, José Antonio García-Erce. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Oral Sucrosomial® Iron Versus Intravenous Iron for Recovering Iron Deficiency Anaemia in ND-CKD Patients: A Cost-Minimization Analysis | ||
Arka Plan: Oral demir, diyalize girmeyen kronik böbrek hastalarında (ND-CKD) aneminin birinci basamak tedavisi olarak önerilmektedir. Yüksek emilim, biyoyararlanım ve düşük yan etki sıklığına sahip yeni nesil bir oral demir formu olan Sukrozomiyal® demir, ND-CKD hastalarında demir eksikliği anemisinin tedavisinde intravenöz (IV) demirden aşağı kalmadığını göstermiştir. Klinik faydalarının yanı sıra, oral ve IV demir uygulamalarının toplam maliyetlerinin karşılaştırılması da önemlidir. Bu çalışmanın amacı, İtalyan sağlık sistemi perspektifinden oral Sukrozomiyal demirin, IV demir glukonat ile karşılaştırıldığı bir maliyet-minimizasyon analizi yapmaktır.
Yöntemler: Maliyet analizi, Pisani ve arkadaşlarının yürüttüğü randomize klinik çalışmaya katılan, ND-CKD ve demir eksikliği anemisine sahip 99 hasta üzerinde yapıldı. Her demir uygulaması sırasında insan ve materyal kaynak kullanımı kaydedildi. Çalışmanın perspektifine uygun olarak doğrudan ve dolaylı maliyetler dikkate alındı. Her bir kaynak biriminin maliyeti İtalya'daki resmi kaynaklardan alındı. Sonuçların sağlamlığını test etmek için olasılıksal duyarlılık analizleri yapıldı. Sonuçlar: Temel analizde, hasta başına ortalama döngü maliyeti oral demir için 111 € ve IV demir için 1302 € olarak hesaplandı. Böylece, potansiyel tasarruf hasta başına döngü başına 1191 € olarak belirlendi. Duyarlılık analizi, sonuçları en çok etkileyen faktörlerin, hastaların ve bakıcıların tedavi ve ilgili bakım için harcadıkları zaman kaybı olduğunu gösterdi. Bunu sırasıyla hemşire bakım dakikaları ve referans merkezine ulaşmak için kat edilen kilometreler izledi. Tartışma: Bu çalışma, oral Sukrozomiyal® demirin maliyet açısından önemli avantajlar sunabileceğini göstermiştir ve gelecekte yapılacak araştırmalar için bazı çıkarımlar sağlamıştır. Bu avantajlar, piyasada mevcut olan yeni tek doz IV demir formülasyonu ile kıyaslandığında azalmakla birlikte hâlâ devam etmektedir. **DOI ID:** 10.1186/s12882-020-01716-w **Yazarlar:** Claudio Pisani, Domenico Girelli. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Sucrosomial Iron Absorption Studied by In Vitro and Ex-Vivo Models | ||
Bu çalışma, farklı oral ferrik demir formülasyonlarının simüle edilmiş mide sıvısında (SGF) Fe3+ demirini tutma, bağırsak epitelini kaplayan hücreler tarafından içe alınma ve bağırsak bariyerini geçerek kana ulaşma yeteneklerini karşılaştırmalı olarak değerlendirmektedir. Tüm formülasyonlarda demir kaynağı olarak ferrik pirofosfat kullanılmıştır; eksipiyanlar olarak farklı tür ve oranlarda lesitin ve yağ asitlerinin sukroz ester matriksleri (Sideral® RM; PRT1; PRT2) veya sukroz ester içermeyen lesitin (SUN) kullanılmıştır. Formülasyonların SGF içindeki çözünme kinetikleri USP metodu ile incelenmiştir. Formülasyonların bağırsak demir emilimini destekleme yetenekleri Caco-2 hücre modeli ile hücresel ferritin içeriği ölçülerek ve ekize edilmiş rat bağırsak modeli ile görünür geçirgenlik parametreleri (Papp) hesaplanarak değerlendirilmiştir. Tüm formülasyonlar demir salınımını SGF içerisinde %10 veya altında sınırlamıştır. Caco-2 hücreleri tarafından açık ara en yüksek emilim Sideral® RM formülasyonunda gerçekleşmiştir; hücresel ferritin içeriği sıralaması şu şekildedir: Sideral® RM ≫ PRT2 > PRT1 > SUN > kontrol. Bağırsak bariyerini geçen Fe3+ demiri, kısmen epitel enzimleri tarafından Fe2+'ye indirgenmiş; kısmen ise formülasyonun yeniden yapılandırılmasıyla oluşan, indirgenmeye karşı koruyan ve epitel hücreleri tarafından içeri alınmaya uygun nano yapılar aracılığıyla taşınmıştır. Görünür geçirgenlik (Papp) parametreleri ise şu sıralamada bulunmuştur: Sideral® RM ≫ PRT1 > PRT2 > SUN = kontrol. Fe3+ demirinin bağırsak bariyerini geçişinde transepiteliyal Fe2+ taşıyıcısı olan DMT-1'in rolü, DMT-1 inhibitörü kullanılarak dışlanmıştır. Sonuç olarak, Sideral® RM formülasyonu demiri SGF içinde tutmakta, Caco-2 hücreleri tarafından Fe3+ alımı için en uygun ortamı sağlamakta, enzimatik indirgenmeye karşı Fe3+'yi korumakta ve bağırsak epitelinden DMT-1 aracılığı olmaksızın Fe3+ emilimini desteklemekte en üstün performansı göstermektedir.
**DOI ID:** 10.1016/j.ejps.2017.10.021 **Yazarlar:** A. Cerami, A. De Rosa, M. Falco, L. Pierelli, L. Weltert. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Iron Deficiency Anemia in Children Residing in High and Low-Income Countries: Risk Factors, Prevention, Diagnosis and Therapy | ||
Demir eksikliği ve demir eksikliği anemisi (DEA), dünya genelinde yaklaşık iki milyar insanı etkilemektedir ve bu insanların çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşamaktadır. Bu ülkelerde aneminin diğer nedenleri arasında sıtma gibi paraziter enfeksiyonlar, diğer beslenme eksiklikleri, kronik hastalıklar, hemoglobinopatiler ve kurşun zehirlenmesi bulunmaktadır. Ekonomik kaynakları sınırlı ülkelerde anne anemisi; düşük doğum ağırlığı, artmış perinatal ölüm oranları ve azalmış çalışma verimliliği ile ilişkilidir. Bu koşullarda normal bir demir dengesini sürdürmek zordur, çünkü iyi biyoyararlanıma sahip, demir açısından zengin gıdalar genellikle pahalı ve/veya sınırlı miktarda bulunan hayvansal kökenli ürünlerdir. Et tüketiminin seyrek olması dışında, yetersiz C vitamini alımı ve demir emilimini engelleyen bileşenlerden zengin diyetler, düşük gelirli ülkelerde DEA için ek önemli risk faktörleridir. Gelişmekte olan ülkelerde, bebek ve küçük çocukların tamamlayıcı gıdalarının evde mikrobesin tozlarıyla demir yönünden güçlendirilmesinin, demir eksikliği ve DEA riskini etkili bir şekilde azalttığı gösterilmiştir. Ancak bu uygulama bağırsak florasında olumsuz değişikliklere ve bağırsak inflamasyonuna yol açarak ishale ve hastaneye yatışlara neden olabilmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise demir eksikliği, sık görülen tek mikrobesin eksikliğidir. Endüstrileşmiş toplumlarda DEA, genellikle altıncı aydan büyük bebeklerde, yoğun adet gören adolesan kadınlarda, doğurganlık çağındaki kadınlarda ve yaşlılarda daha yaygındır. Gelişmiş ülkelerdeki diğer özel risk grupları arasında düzenli kan bağışçıları, dayanıklılık sporcuları ve vejetaryenler bulunmaktadır. Demir eksikliği veya anemisi olan bireylerde, çeşitli tıbbi amaçlı ferroz veya ferrik demir içeren oral ürünler bulunmaktadır ve bunların kullanımı genel olarak enfeksiyon hastalıklarının insidansı üzerinde zararlı etkilerle ilişkili görünmemektedir. Üçüncü dünya ülkelerinde paraziter enfeksiyonlara maruz kalan çocuklar ile demir yüklenmesine genetik yatkınlığı olan çocuklarda demir takviyesinin risk ve faydalarını netleştirmek için ileri araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
**DOI ID:** 10.4084/MJHID.2020.041 **Yazarlar:** Shima Jafari, Azita H Talasaz, Abbas Salehiomran, Arash Jalali. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Oral Sucrosomial Iron Versus Intravenous Iron in Anemic Cancer Patients Without Iron Deficiency Receiving Darbepoetin Alfa: A Pilot Study | ||
Amaç: Eritropoezi stimüle edici ajanlar (ESA), kemoterapiye bağlı anemi gelişen hastaların tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır. Birçok çalışma, ESA tedavisinin intravenöz demir takviyesiyle kombine edildiğinde hemoglobin (Hb) yanıtının daha iyi olduğunu ve intravenöz demirin geleneksel oral demir formülasyonlarına göre daha etkili olduğunu göstermiştir. Geleneksel oral formülasyonlara kıyasla biyoyararlanımı artırılmış yeni bir sukrozomiyal oral demir formülasyonu yakın zamanda piyasaya sunulmuştur ve intravenöz (IV) demire geçerli bir alternatif olabilir. Bu çalışma, kemoterapi alan ve darbepoetin alfa kullanan anemik kanser hastalarında sukrozomiyal oral demirin intravenöz demire kıyasla hemoglobin düzeylerini artırmadaki performansını, güvenliğini, transfüzyon ihtiyacını ve yaşam kalitesini değerlendirmiştir.
Materyal ve Yöntemler: Çalışmaya, kemoterapiye bağlı anemisi olan (Hb >8 g/dL, <10 g/dL) ve mutlak veya fonksiyonel demir eksikliği bulunmayan, darbepoetin alfa ile kemoterapi alması planlanan 64 hasta dahil edilmiştir. Tüm hastalar üç haftada bir kez 500 mcg darbepoetin alfa almıştır ve rastgele olarak 8 hafta boyunca haftada 125 mg IV ferrik glukonat veya günlük 30 mg sukrozomiyal oral demir almak üzere iki gruba ayrılmıştır. Primer sonlanım noktası, sukrozomiyal oral demirin intravenöz demir ile karşılaştırıldığında Hb düzeylerini artırmadaki performansını göstermektedir. Hb yanıtı, başlangıca göre Hb düzeyinde ≥2 g/dL artış veya Hb düzeyinin ≥12 g/dL’ye ulaşması olarak tanımlanmıştır. Sonuçlar: İki tedavi grubu arasında Hb yanıt oranı açısından fark bulunmamıştır. IV demir ile tedavi edilen hastaların %71’i eritropoetik yanıt elde ederken, oral demir ile tedavi edilen hastaların %70’i yanıt elde etmiştir. Geleneksel kriterlere göre, bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildir. Ayrıca eritrosit transfüzyonu gerektiren hasta oranları ve yaşam kalitesi değişiklikleri açısından da gruplar arasında farklılık bulunmamıştır. Sukrozomiyal oral demir, daha iyi tolere edilmiştir. Karar: Darbepoetin alfa kullanan ve kemoterapiye bağlı anemisi olan kanser hastalarında sukrozomiyal oral demir, IV demir uygulamasının risk ve yan etkilerini taşımaksızın, hemoglobin düzeylerinde benzer artış ve benzer Hb yanıtı sağlamaktadır. Ayrıca tolerabilitesi daha yüksektir. **DOI ID:** 10.1007/s00520-017-3690-z **Yazarlar:** Mafodda et al. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Effects of Different Regimens of Iron Prophylaxis on Maternal Iron Status and Pregnancy Outcome | ||
Amaç: Demir takviyesi yan etkiler ve demir yüklenmesi riskiyle ilişkilidir. Bu çalışmada, sağlıklı gebe kadınlarda farklı demir takviyesi rejimlerinin anne hematolojik durumu ve gebelik sonuçları üzerine etkileri karşılaştırılmıştır.
Materyal ve yöntemler: Normal, tekil gebeliği olan ve anemisi bulunmayan 80 kadın gebeliğin 11-13. haftalarında çalışmaya dahil edildi ve kontrol grubu (C; n = 20), günlük 30 mg ferro demir alan grup (FI; n = 20), günlük 14 mg lipozomal demir alan grup (LI14; n = 20) ve günlük 28 mg lipozomal demir alan grup (LI28; n = 20) olarak randomize edildi (Sideral®, Pharmanutra, Pisa PI, İtalya). Takviye, doğumdan sonraki 6 haftaya kadar sürdürüldü. Annelerden demir parametreleri için gebelik boyunca düzenli olarak kan örnekleri alındı ve doğum sonuçlarına ilişkin veriler kaydedildi. Tedavi etkisi, karma etkili regresyon modeli kullanılarak değerlendirildi. Sonuçlar: LI28 ve LI14 gruplarında hemoglobin ve ferritin düzeyleri, kontrol grubuna göre anlamlı şekilde daha yüksekti. Takviye ile doğum ağırlığında artış eğilimi gözlendi; LI28 grubundaki bebeklerin doğum ağırlığı kontrol grubuna kıyasla anlamlı olarak daha yüksekti (sırasıyla 3499 ± 464,1 g ve 3092 ± 469,5 g, p < 0,01). Karar: Bulgularımız, anne anemisini önlemede 28 mg ve 14 mg lipozomal demirin (LI) etkinliğini göstermektedir; bu etki daha önce bildirilen 40 mg ferro demir (FI) dozunun etkinliği ile benzerdir. Lipozomal demir, daha yüksek doz ferro demirle benzer hematolojik sonuçlar sağlar ve böylece demir dozlarının ve yan etkilerin azaltılmasına imkân tanır. **DOI ID:** 10.1080/14767058.2016.1224841 **Yazarlar:** Francesca Parisi, Cristiana Berti, Chiara Mandò, Anna Martinelli, Cristina Mazzali, Irene Cetin. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Oral Sucrosomial Iron Is as Effective as Intravenous Ferric Carboxy-Maltose in Treating Anemia in Patients With Ulcerative Colitis | ||
Anemi, ülseratif kolitin sık görülen bir komplikasyonudur ve sıklıkla demir eksikliğine bağlıdır. Oral demir takviyesi yüksek oranda gastrointestinal yan etkilere neden olur. Ancak sukrozomiyal demir (SI) formülasyonunun daha iyi tolere edildiği gösterilmiştir. Bu prospektif çalışmada, remisyonda olan ve hafif-orta şiddette anemisi bulunan ülseratif kolit hastalarında, oral sukrozomiyal demir (SI) ile intravenöz ferrik karboksimaltozun (FCM) etkinliği ve tolere edilebilirliği karşılaştırılmıştır. Hastalar rastgele olarak iki gruba ayrılarak, bir gruba 8 hafta boyunca günlük 60 mg ve ardından 4 hafta boyunca günlük 30 mg oral SI, diğer gruba ise başlangıçta tek seferde intravenöz 1000 mg FCM uygulanmıştır. Hemoglobin ve serum demir ile ferritin düzeyleri başlangıçtan sonraki 4, 8 ve 12. haftalarda değerlendirilmiştir. Hemoglobin ve serum demir seviyeleri, her iki grupta da 4 haftalık tedavinin ardından artmış ve takip boyunca stabil kalmıştır. Tedavi türü veya tedavi-zaman etkileşimleri açısından anlamlı bir fark görülmemiştir (hemoglobin için sırasıyla p = 0,25 ve p = 0,46; demir için sırasıyla p = 0,25 ve p = 0,26). Serum ferritin düzeyi, SI takviyesi sırasında zaman içinde artmazken, FCM ile tedavi edilen hastalarda belirgin olarak artmıştır (tedavi etkisi, p = 0,0004; tedavi-zaman etkileşim etkisi, p = 0,0002). Sonuç olarak bu çalışma, remisyondaki ülseratif kolit hastalarında hafif-orta şiddetteki aneminin tedavisinde sukrozomiyal demir (SI) ile intravenöz ferrik karboksimaltozun (FCM) benzer etkinlik ve tolere edilebilirlik.
**DOI ID:** 10.3390/nu13020608 **Yazarlar:** Lorenzo Bertani, Domenico Tricò, Federico Zanzi, Giovanni Baiano Svizzero, Francesca Coppini, Nicola de Bortoli, Massimo Bellini, Luca Antonioli, Corrado Blandizzi, Santino Marchi. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Novel Oral Iron Therapies for Iron Deficiency Anemia in Chronic Kidney Disease | ||
Demir eksikliği anemisi (DEA), kronik böbrek hastalığının (KBH) sık görülen bir komplikasyonudur ve bu hastalarda olumsuz sonuçlarla ilişkilidir. DEA’lı KBH hastaları büyük ölçüde yetersiz tedavi edilmektedir. Geleneksel oral demir ajanları, zayıf emilim nedeniyle yeterince etkili değildir ve gastrointestinal yan etkilere yol açar; bu nedenle, yeni nesil oral demir preparatlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu makale, KBH’li anemi hastaları için mevcut tedavi kılavuzlarını ve günümüzde kullanılan demir yerine koyma ajanlarına ait klinik çalışma verilerini, ayrıca geliştirilmekte olan yeni oral demir tedavilerini kapsamaktadır. Diyalize bağımlı olmayan KBH ve DEA hastaları için onaylanmış yeni bir oral demir yerine koyma ajanı olan ferrik sitrat, hemoglobin düzeylerinde ve demir parametrelerinde iyileşme sağlamış ve bu hasta grubunda iyi tolere edilmiştir. Ferrik sitrat, fosfat bağlayıcı olarak kullanıldığında, diyalize bağımlı KBH hastalarında da hemoglobin ve demir parametrelerini iyileştirmektedir; ancak, bu kullanım alanında demir yerine koyma ajanı olarak etkinliğinin değerlendirilmesi için ek çalışmalara ihtiyaç vardır. KBH hastalarında DEA için geliştirilmekte olan diğer yeni oral demir preparatları arasında, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde erişkin hastalarda DEA tedavisi için onaylanmış olan ferrik maltol ve KBH ile ilişkili DEA ve diğer bazı klinik durumlarda değerlendirilmiş olan sukrozomiyal demir yer almaktadır.
**DOI ID:** 10.1053/j.ackd.2019.05.002 **Yazarlar:** John J. V. McMurray, Mark C. Petrie. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Sucrosomial Iron Supplementation in Anemic Patients With Celiac Disease Not Tolerating Oral Ferrous Sulfate: A Prospective Study | ||
Çölyak hastalığı (ÇH) olan bireylerde demir eksikliği anemisi (DEA) sık görülür ve demir takviyesinden fayda görebilirler. Ancak demir sülfata karşı intolerans ve duodenum (onikiparmak bağırsağı) atrofisi bu takviyenin etkinliğini azaltabilir. Bu çalışmada, çölyak hastalarında yeni bir sukrozomiyal demir formülasyonunun etkinliği değerlendirilmiştir. DEA’sı olan ve ardışık olarak çalışmaya alınan çölyak hastaları iki gruba ayrıldı: Demir sülfata karşı bilinen intoleransı olan hastalar sukrozomiyal demir (günlük 30 mg demir) ile tedavi edildi; daha önce hiç demir takviyesi almamış olan hastalar ise demir sülfat (günlük 105 mg demir) grubuna atandı. Toplam 43 hasta çalışmaya dahil edildi (38’i kadın, ortalama yaş 49 ± 9 yıl). 90 günlük takip sonrasında her iki grupta da başlangıca göre hemoglobin (Hb) düzeylerinde artış gözlendi (sukrozomiyal grup için +%10,1; sülfat grubu için +%16,2) ve tüm demir parametrelerinde anlamlı iyileşme sağlandı. İki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. Sukrozomiyal demir ile tedavi edilen hastalar, karın ve epigastrik ağrı, karın şişkinliği ve kabızlık gibi abdominal semptomların şiddetinin daha az olduğunu ve genel iyilik hallerinin daha fazla arttığını bildirdiler (%33’e karşı %21). Sonuç olarak, sukrozomiyal demir; ÇH, DEA ve demir sülfat intoleransı olan, tedavisi zor hasta gruplarında etkili bir demir takviyesi seçeneği olabilir.
**DOI ID:** 10.3390/nu10030330 **Yazarlar:** Luca Elli, Francesca Ferretti, Federica Branchi, Carolina Tomba, Vincenza Lombardo, Alice Scricciolo, Luisa Doneda, Leda Roncoroni. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Supplementation With Sucrosomial® Iron Leads to Favourable Changes in the Intestinal Microbiome When Compared to Ferrous Sulfate in Mice | ||
Demir eksikliği, dünya genelinde en yaygın görülen besin eksikliklerinden biridir ve genellikle oral demir takviyeleriyle tedavi edilir. Ancak, yaygın olarak kullanılan ferroz (Fe²⁺) demir tuzlarına dayalı takviyeler, gastrointestinal yan etkiler ve bağırsak mikrobiyotasında olumsuz değişikliklerle ilişkilidir. Sukrozomiyal® demir, demir eksikliğini tedavi etmede etkili olan ve daha az gastrointestinal yan etki gösteren yeni bir demir formülasyonudur; ancak bu formülasyonun bağırsak mikrobiyotası üzerindeki etkisi daha önce araştırılmamıştır. Bu nedenle, fareler iki hafta boyunca yalnızca Sukrozomiyal® demir veya demir sülfat içeren diyetlerle beslendi ve dışkılardan izole edilen DNA üzerinden 16S mikrobiyal profil analizi kullanılarak bağırsak bakteriyel toplulukları incelendi. Analizler, hem diyet öncesi hem de sonrası dışkı örneklerinden yapıldı. Sukrozomiyal® demir ile tedavi edilen farelerde çalışma süresince Shannon çeşitlilik indeksinde bir artış gözlemlendi. Bu artış, birçok patojen türü içeren Proteobacteria filumunun bolluğunda azalma ve kısa zincirli yağ asitleri üreten bakteriler olan Lachnospiraceae, Oscillibacter ve Faecalibaculum türlerinde artış ile ilişkilendirildi. Bu değişikliklerin hiçbiri demir sülfat ile tedavi edilen farelerde gözlemlenmedi. Bu sonuçlar, Sukrozomiyal® demirin demir sülfata kıyasla bağırsak mikrobiyotası üzerinde olumlu etkiler yaratabileceğini ve bu formülasyonun demir eksikliğinin tedavisinde ferroz demir tuzlarına yönelik umut verici bir alternatif olduğunu göstermektedir.
**DOI ID:** 10.1007/s10534-021-00348-3 **Yazarlar:** Laura Perna, Claudia D'Amore. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Sucrosomial® Iron Effectiveness in Recovering From Mild and Moderate Iron-Deficiency Anemia in | ||
Arka Plan: Doğum sonrası demir eksikliği anemisi (PPIDA), gelişmekte olan ülkelerde oldukça yaygındır ve anne morbidite ve mortalitesinin önemli bir nedenini oluşturur. PPIDA’nın potansiyel belirleyicileri arasında doğum öncesi demir eksikliği veya demir eksikliği anemisi ile birlikte doğum sırasında meydana gelen ciddi kan kaybı yer alır. Bu çalışmada, hafif-orta şiddette PPIDA'nın iyileştirilmesinde oral Sukrozomiyal® demirin etkinliği araştırılmıştır.
Yöntem: Bu prospektif çalışma Romanya’daki üç tıp merkezinde gerçekleştirilmiştir. Tarama sırasında (doğumdan 2–24 saat sonra) hafif (hemoglobin [Hb] 9–11 g/dL) veya orta (Hb 7–9 g/dL) PPIDA tanısı konan ≥18 yaşındaki erişkin kadınlar çalışmaya dahil edilmiştir. Hafif PPIDA'lı kadınlara günde 1 kez (kapsül başına 30 mg elementer demir) oral Sukrozomiyal® demir (Pharmanutra, S.p.A, İtalya) 60 gün süreyle verilmiştir. Orta şiddette PPIDA'lı kadınlara ilk 10 gün boyunca günde 2 kez (toplam 60 mg elementer demir) Sukrozomiyal® demir verilmiş; ardından 50 gün boyunca günde 1 kez (30 mg elementer demir) devam edilmiştir. Laboratuvar parametreleri ve subjektif klinik semptomlar (3 dereceli Likert ölçeği ile) başlangıçta ve 10., 30. ve 60. günlerde değerlendirilmiştir. Sonuçlar: Çalışmaya 60 anemik kadın dahil edilmiştir; ancak takip sürecinde üçü kaybedilmiştir. Günde her iki grupta da anlamlı Hb artışı gözlenmiştir (+3,6±1,5 g/dL; p<0,01). %81’inde anemi düzelmiştir (Hb ≥12 g/dL). %36’sında ferritin düzeyi ≥30 ng/mL’ye ulaşmıştır (p<0,05). %54’ünde transferrin satürasyonu (TSAT) ≥%20’ye ulaşmıştır (p<0,01). Günde hâlâ anemisi devam eden kadınların ortalama Hb düzeyi normale oldukça yakındır (11,3±0,8 g/dL). Anemiye bağlı klinik semptomların iyileşmesi tedavinin başlamasından sadece 10 gün sonra gözlemlenmiştir. Hiçbir hasta gastrointestinal yan etkiler nedeniyle tedaviyi bırakmamıştır. Karar: Sukrozomiyal® demir, hafif ve orta şiddette PPIDA tedavisinde etkili ve iyi tolere edilen bir tedavi seçeneği olarak ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlar, PPIDA tedavisinde oral Sukrozomiyal® demirin kullanımını teşvik etmektedir; ancak daha uzun süreli takip içeren geniş ölçekli çalışmalara ihtiyaç vardır. **DOI ID:** 10.21203/rs.3.rs-1876834/v1 **Yazarlar:** Elio Venturini, Francesco Giallauria. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Sucrosomial® Iron: A New Generation Iron for Improving Oral Supplementation | ||
Demir eksikliği (DE) genellikle oral demir tuzları ile tedavi edilir; ancak hastaların %50’sine varan oranı gastrointestinal yan etkilerden şikâyet eder ve bu da tedaviye uyumu azaltır. İntravenöz (IV) demir formülasyonları giderek daha güvenli hale gelmiş olsa da, infüzyonla ilişkili reaksiyon riski, aşırı duyarlılık tehlikesi ve damar yolu açılması ile infüzyon takibi gerekliliği hâlâ mevcuttur. Sukrozomiyal Demir (SD) , ferrik pirofosfatın fosfolipid çift katman ve sukrester matris (sukrozom) ile korunduğu yenilikçi bir oral demir formülasyonudur. Bu yapı, demirin paracellular ve transcellular (M hücreleri aracılığıyla) yollardan emilmesini sağlar. Bu mekanizma, SD'ye özgün yapısal, fizikokimyasal ve farmakokinetik özellikler kazandırmakta; yüksek biyoyararlanım ve mükemmel gastrointestinal tolerans sunmaktadır. Mevcut bilimsel kanıtların analizi, oral SD’nin DE tedavisinde etkili ve geleneksel demir tuzlarına kıyasla daha iyi tolere edilen geçerli bir seçenek olduğunu desteklemektedir. SD, genellikle IV demir alan hasta gruplarında (örneğin; kronik böbrek hastalığı, kanser, bariatrik cerrahi hastaları) da benzer etkililik ve daha düşük risk profiliyle öne çıkmıştır. Dolayısıyla, oral Sukrozomiyal Demir, demir tuzlarına karşı intoleransı olan ya da bu tuzlarla yeterli yanıt alınamayan hastalar başta olmak üzere, DE tedavisinde birinci tercih olarak değerlendirilebilecek önemli bir seçenektir. Ayrıca SD, çeşitli hasta gruplarında başlangıç ve/veya idame tedavisi için IV demire alternatif olarak da düşünülmelidir.
**DOI ID:** 10.3390/ph11040097 **Yazarlar:** Manuel Muñoz, Susana Gómez-Ramírez. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Safety and Efficacy of Sucrosomial Iron in Inflammatory Bowel Disease Patients With Iron Deficiency Anemia | ||
Demir eksikliği anemisi (DEA) , inflamatuvar bağırsak hastalığının (İBH) en yaygın komplikasyonlarından biridir. Bu çalışmada, ferrik pirofosfat içeren yeni bir oral formülasyon olan sukrozomiyal demirin, İBH hastalarındaki tolere edilebilirliğini ve etkinliğini değerlendirmek amacıyla prospektif bir çalışma planladık. Crohn hastalığı (CH) veya ülseratif kolit (ÜK) tanısı doğrulanmış ve hafif dereceli DEA’sı olan 30 hasta çalışmaya dahil edildi. Şiddetli İBH’si olan hastalar çalışma dışında bırakıldı. Tüm hastalara 12 hafta boyunca günde 30 mg oral sukrozomiyal demir tedavisi uygulandı. Tedaviye uyum ve yan etkiler, her 4 haftada bir değerlendirildi. Demir durumu, hematolojik parametreler, İBH aktivite skorları ile birlikte serum hepsidin ve transferrin dışı demir (NTBI) düzeyleri tedavi başlangıcında ve sonunda ölçüldü. 24 hasta (%80) , reçete edilen dozun %90’ından fazlasını kullandı. Toplamda 44 yan etki kaydedildi, ancak hiçbirinin kesin veya muhtemel olarak tedaviyle ilişkili olduğu düşünülmedi. İlginç şekilde, sadece 11 gastrointestinal yan etki 9 hastada (%30) gözlendi. Tedavi sonunda, tüm demir parametrelerinde anlamlı iyileşme görüldü ve hastaların %86’sında hemoglobin düzeyi arttı (11,67 g/dL’den 12,37 g/dL’ye, p = 0,001). Serum hepsidin düzeyleri hastaların %79’unda anlamlı artış gösterdi ve çalışma sonunda C-reaktif protein (CRP) ile pozitif korelasyon gösterdi. NTBI düzeyi ise demir takviyesi sonrasında saptanabilir eşiklerin altında kaldı. İBH aktivite skorları, hem Crohn hem de ülseratif kolit hastalarında iyileşme gösterdi. Bu pilot müdahale çalışması, sukrozomiyal demirin İBH’de terapötik kullanımını desteklemekte ve daha büyük veya daha zor hasta gruplarında yapılacak gelecekteki çalışmalar için bir temel oluşturmaktadır.
**DOI ID:** 10.1007/s11739-018-1993-9 **Yazarlar:** Guillermo Bastida, Fernando Bermejo. Makaleye Erişmek İçın Tıklayın |
||
Ex Vivo and in Vivo Study of Sucrosomial® Iron Intestinal Absorption and Bioavailability | ||
Bu çalışma, Sideral® RM'nin (SRM, Sukrozomiyal® Ham Demir Materyali) çıkarılmış bağırsak dokusu üzerinden biyolojik bir mekanizma aracılığıyla taşındığını göstermek ve bu taşıma yolunun oral demir emilimi üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Bu mekanizmanın, emilmeyen demirin biyoyararlanımı nedeniyle oluşan gastrointestinal (GI) yan etkileri azaltması beklenmektedir. Çıkarılmış sıçan bağırsağı, Ussing odalarında fluorescein izotiyosiyanat (FITC) ile işaretlenmiş SRM’ye maruz bırakılmış, ardından bu FITC ile etiketlenmiş SRM veziküllerinin varlığını saptamak için konfokal lazer taramalı mikroskopi kullanılmıştır. FITC ile işaretlenmiş SRM'yi içselleştiren hücreleri tanımlamak amacıyla, makrofajlar ve M hücreleri için spesifik antikorlar kullanılarak immünofloresan analiz gerçekleştirilmiştir. Mikroskopik analiz, FITC ile işaretlenmiş SRM ile muamele edilen dokularda fluorescein pozitif partiküler yapıların varlığını göstermiştir. Bu yapılar bağırsaktan geçiş sırasında dağılmamış ve özellikle makrofaj hücrelerinde yoğunlaşmıştır. Demirin biyoyararlanımı, Fe³⁺ plazma düzeylerinin zamanla değişimi ile değerlendirilmiştir. Karaciğer, dalak ve kemik iliğindeki demir miktarları, SRM veya ferrik pirofosfat tuzu (FP) ile oral yolla (gavaj) tedavi edilen sağlıklı sıçanlarda karşılaştırmalı olarak belirlenmiştir. SRM, FP’ye kıyasla hem eğri altındaki alanı (AUC) hem de maksimum plazma konsantrasyonunu (Cmax) anlamlı olarak artırmıştır, bu da demirin biyoyararlanımında bir artışa işaret etmektedir (AUCrel = 1,8). Bu da tek doz gavajdan 5 saat sonra kemik iliğinde artmış demir mevcudiyeti ile sonuçlanmıştır.
**DOI ID:** 10.3390/ijms19092722 **Yazarlar:** Elisa Brilli, Germano Tarantino. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Nutritional Deficiencies in Morbid Obese Patients Before and After Laparoscopic Sleeve Gastrectomy | ||
Arka Plan: Bu çalışmanın amacı, laparoskopik sleeve gastrektomi (LSG) için uygun olan hastalarda preoperatif (ameliyat öncesi) ve postoperatif (ameliyat sonrası) beslenme yetersizliklerinin yaygınlığını ve ilişkili faktörleri değerlendirmektir.
Yöntem: Aralık 2018 ile Nisan 2020 tarihleri arasında primer (ilk kez yapılan) laparoskopik sleeve gastrektomi uygulanan hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Tüm hastalara ameliyat öncesinde ve LSG sonrası 6. ve 12. aylarda kapsamlı laboratuvar testleri uygulanmıştır. Hastalara ait veriler prospektif olarak kaydedilmiş, geriye dönük olarak analiz edilmiştir. Bulgular: Toplam 228 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların ortalama yaşı 39 ± 11,5 olup, %60’ı kadındır. Ortalama beden kitle indeksi (BKİ) 41,2 ± 6,3 kg/m² idi. Ameliyat öncesi dönemde: Kadın hastaların %9’unda (20 hasta) anemi , Hastaların %25’inde düşük ferritin düzeyi , %2,6’sında B12 , %12,3’ünde folik asit eksikliği , %76’sında ise D vitamini eksikliği saptanmıştır. Ameliyat sonrası takipte hastaların %77’si düzenli olarak multivitamin takviyesi almıştır. 1. yıl sonunda ortalama BKİ 27,1 ± 4,2 kg/m²'ye gerilemiştir. 12. ayda: Anemi oranı %4,8 , Düşük ferritin düzeyi %14 , Folik asit eksikliği %5,3 , B12 eksikliği %5,3 , D vitamini eksikliği %25 olarak bulunmuştur. Ayrıca, A vitamini eksikliği %8,8 , Çinko eksikliği %6,6 , Biotin eksikliği %11 , Tiamin (B1 vitamini) eksikliği %2,2 olarak kaydedilmiştir. Karar: Ameliyat öncesi dönemde bazı vitaminlerde anlamlı eksiklikler tespit edilmiştir. LSG sonrası takipte yeni ortaya çıkan vitamin eksikliklerinin sıklığı düşüktür. Düzenli multivitamin-multimineral kullanımı bu durum üzerinde etkili olabilir. **DOI ID:** 10.5152/tjg.2022.21935 **Yazarlar:** Emre Gezer, Mehmet Ali Yerlikaya. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Iron Support in Erythropoietin Treatment in Myelodysplastic Syndrome Patients Affected by Low-Risk Refractory Anaemia: Real-Life Evidence from an Italian Setting | ||
Refrakter anemi (RA) , miyelodisplastik sendrom (MDS) hastalarında kısmi işlevsel demir eksikliği ile ilişkilidir ve genellikle kan transfüzyonu gerektirebilir. Düşük riskli lenfoma ve solid tümör hastalarında, demir desteği, anemi tedavisinde eritropoietin (EPO) kullanımının maliyet-etkinliğini artırmaktadır. Bu çalışmanın amacı, oral sukrozomiyal demir desteğinin, düşük riskli RA’lı MDS hastalarında EPO tedavisinin maliyet-etkinliğini artırıp artırmadığını değerlendirmektir. Hastalar yalnızca EPO, EPO + oral sukrozomiyal demir veya EPO + intravenöz (i.v.) demir ile tedavi edilmiştir. Transfüzyon ihtiyacı , oral demir kullanan grupta (p = 0,016) ve hiç demir takviyesi almayan grupta (p = 0,022) en düşüktür. EPO tedavisinin, i.v. ferrik glukonat, oral sukrozomiyal demir veya hiç demir desteği alınmadan uygulanmasının maliyetleri karşılaştırılmıştır. Oral demir grubu , daha az yan etki, ayaktan tedavi ortamında daha az hastane ziyareti ve daha az kan transfüzyonu gereksinimi göstermiştir. Bu da hem doğrudan hastane maliyetlerinde hem de hastaya ait dolaylı maliyetlerde (örneğin iş gücü kaybı) tasarruf sağlamış ve toplam sağlık harcamalarında %50 azalma ile sonuçlanmıştır. MDS-RA hastalarında, oral sukrozomiyal demir (Sideral®) desteği ile EPO tedavisine bağlı harcamalar en düşük düzeydedir. Bu destek aynı zamanda: EPO idame tedavisinde uygulama aralığını uzatmakta , hemoglobin düzeyinin daha hızlı toparlanmasını sağlamakta , ferritin artışını daha düşük düzeyde tutmakta , ve kan transfüzyonu ihtiyacını azaltmaktadır . Bu sonuçlar, oral sukrozomiyal demirin EPO tedavisinde hem klinik hem de ekonomik açıdan önemli avantajlar sunduğunu göstermektedir.
**DOI ID:** 10.1159/000501329 **Yazarlar:** Luca Pierelli, Alessandro De Rosa. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Iron Deficiency in Pulmonary Arterial Hypertension: Prevalence and Potential Usefulness of Oral S | ||
Arka Plan: Bu çalışmanın amacı, pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH) tanısı almış hastalarda demir eksikliği prevalansını değerlendirmek ve oral tedavi seçeneğinin uygulanabilirliği hakkında ön bulgular elde etmektir.
Yöntemler: Demir durumu, ardışık olarak seçilen 31 yaygın idiopatik PAH hastasında değerlendirildi. Demir eksikliği, serum demiri <10 mmol/L ve düşük transferrin saturasyonu ile tanımlandı; aneminin eşlik edip etmediği dikkate alınmadı. Tüm hastalara aynı gün içinde laboratuvar testleri, 6 dakikalık yürüme testi ve ekokardiyografi uygulandı. Demir eksikliği olan hastaların bir alt grubuna günde bir kapsül, 30 mg pirofosfat içeren sukrozomiyal demir 16 hafta süreyle verildi. Bu sürenin sonunda tüm hastalar yeniden değerlendirildi. Bulgular: Demir eksikliği, 22 hastada (%71) saptandı. Bunların 6’sı anemik, 16’sı ise anemik değildi. Demir eksikliği; Daha yüksek sistolik pulmoner arter basıncı (60 [50–90] mmHg vs. 45 [40–50] mmHg, p = 0.007), Orta-şiddetli triküspit yetmezliği prevalansında artış (%36 vs. %0, p = 0.039), Daha düşük triküspit anüler düzlem sistolik hareket mesafesi (19 [18–20] mm vs. 23 [21–24] mm, p = 0.025), ve daha yüksek sol ventrikül eksantrik indeks (1.35 vs. 1, p = 0.042) ile ilişkiliydi. 16 haftalık tedavi sonunda, 6 dakikalık yürüme mesafesi anlamlı şekilde arttı (500 [390–500] m’den 530 [410–550] m’ye; p = 0.043). Karar: Demir eksikliği, PAH hastalarında oldukça yaygındır ve daha kötü klinik durumlarla ilişkilidir. Bu çalışmada, oral sukrozomiyal demir tedavisi, umut vadeden bir tedavi seçeneği olarak değerlendirilmiş olup, bu yaklaşımın gelecekteki çalışmalarla daha ayrıntılı olarak araştırılması önerilmektedir. **DOI ID:** 10.1080/00015385.2019.1694760 **Yazarlar:** Andrea D'Angelo, Gianluigi Cuomo. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |
||
Oral Sucrosomial Iron in Heart Failure With a Reduced Ejection Fraction | ||
Kalp yetmezliği (KY) hastalarında demir eksikliği (DE) yaygın bir komorbiditedir ve azalmış ejeksiyon fraksiyonlu kalp yetmezliği (HFrEF) olan hastalarda semptomları kötüleştirebilir ve prognozu olumsuz etkileyebilir. Bu çalışma, HFrEF ve DE olan hastalarda oral sucrosomial demirin (SI) güvenliğini ve etkinliğini araştırmaktadır. Araştırma, SI takviyesinin demir parametrelerini iyileştirdiğini, egzersiz kapasitesini artırdığını ve hastaların yaşam kalitesini düzelttiğini göstermektedir. Bu bulgular, oral SI'nin HFrEF hastalarında DE yönetimi için pratik ve etkili bir tedavi seçeneği olabileceğini desteklemektedir.
**DOI ID:** 10.1002/ejhf.2176 **Yazarlar:** Mohamad F. Barakat, George Amin-Youseff, Darlington O. Okonko. Makaleye Erişmek İçin Tıklayın |